Alaska Havayolları’nın 1282 sefer sayılı uçuşunda yaşananlar yolcular için dehşet vericiydi ancak büyük şans eseri kimse ciddi şekilde yaralanmadı ve uçak güvenli bir şekilde iniş yaptı.
Ancak gövdeden parça kopması, uçuşun ilerleyen safhalarında yaşansaydı tablo çok farklı olabilirdi.
Yolcuları panik içinde bırakan olay, Boeing 737 Max 9 tipi uçak, Portland Uluslararası Havalimanı’ndan havalandıktan kısa süre sonra, tırmanışın ilk dakikalarında meydana geldi.
İçerideki hava aniden dışarı çekildi ve uçakta hızlı bir kabin basıncı kaybı yaşandı.
Bu vakum etkisinin faciaya yol açmamış olmasında iki temel faktör rol oynadı.Öncelikle uçak tırmanışta olduğu için yolcuların tamamının emniyet kemerleri takılıydı.İkinci olaraksa uçak henüz amaçlanan yüksekliğe çıkmamıştı. İzleme sitelerinden elde edilen veriler, Alaska Havayolları uçağının hızlı bir şekilde alçalmaya başlamadan önce 5 bin metre yüksekliğe yakın olduğunu gösteriyor.
737 Max’in seyir yüksekliği yaklaşık 12 bin metre.
Bu seviyede uçağın içindeki basınç ile dışarıdaki atmosfer arasındaki fark çok daha fazla oluyor.
Kapı bu irtifada patlamış olsaydı, vakum etkisi çok daha şiddetli ve potansiyel olarak da ölümcül olurdu. Özellikle de yolcular emniyet kemerlerini çıkarmış olsalardı.